İSTANBUL, (DHA)- MEVSİM geçişleriyle beraber görülme sıklığı yaygınlaşan grip, tıbbi adıyla influenza ve üst solunum yolu enfeksiyonları çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar için risk oluşturuyor. Özellikle gripten korunmanın risk grubundakiler için önemini vurgulayan İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Badur, “Grip basit bir solunum yolu hastalığı değildir. Riskli gruplarda doğrudan ya da kalp krizi, inme riskini artırarak dolaylı ölümlere yol açabilmektedir” dedi.İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Badur, üst solunum yolu enfeksiyonları ile grip arasındaki farklar ile korunma yöntemlerine ilişkin değerlendirmede bulundu.Küresel ısınma sorununa bağlı olarak grip aktivitesinin, ülkemizin de bulunduğu coğrafyada artık kasım sonu gibi başladığını ve mayıs ayı sonuna dek devam ettiğini kaydeden Prof. Dr. Badur, grip aşısının kasım ayından itibaren yapılması gerektiğini söyledi. Gripten korunmada el hijyeni ve maske kullanımının etkili olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Badur, grip aktivitesinin etkili olduğu dönemde kalabalık ortamlara girilmemesini önerdi.‘GRİP HER YIL 3-5 MİLYON KİŞİYİ ETKİLİYOR’Üst solunum yolları enfeksiyonlarına neden olan 200 kadar mikroorganizma saptandığını belirten Prof. Dr. Badur, “Ancak bu listede yer alan etkenler içinde grip etkeni Influenza virüsleri, hem diğerlerine oranla çok daha yaygın görülmeleri, hem de yol açtıkları olumsuzluklar nedeniyle ayrı bir öneme sahiptirler. Grip ya da tıbbi ismiyle ‘influenza’, Influenza virüslerinin yol açtığı bir enfeksiyondur ve basit bir solunum yolu hastalığı değildir. Her yıl dünyada yaklaşık 3-5 milyon kişiyi etkileyen, 250-500 bin kişinin ölümüne neden olan, dünyada aşı ile önlenebilir ölüm nedenleri arasında önemli yer tutan bir hastalıktır; nitekim 2024-2025 sezonunda ABD’de 37 milyon kişinin gribe yakalandığı, 21 milyon hastanın sağlık kurumlarına başvurduğu, 480 bin kişinin hastanelerde yatış gerektirecek kadar ciddi hastalık geçirdiği ve 21 bin kişinin yaşamını yitirdiği hesaplanmıştır” diye konuştu.‘GRİP KAMYON ÇARPMIŞ GİBİ HİSSETTİRİYOR’Gribin belirtilerine dikkat çeken Prof. Dr. Badur, “Grip, ani başlayan ateş ve aşırı halsizlik, öksürük, boğaz ağrısı, baş ağrısı, burunda tıkanıklık, akıntı, kas ve eklem ağrıları ile seyreder. Hastalar gribin bu özellikleri ile karakterize klinik tabloyu sıklıkla ‘kamyon çarpmış’ gibi diye tanımlamaktadır. Ateş, eklem ve kas ağrılarının olmaması, nezle (soğuk algınlığı) gibi daha hafif seyreden diğer solunum yolu hastalıklarını düşündürür” dedi.'RİSKLİ GRUPLARDA TEHLİKELİ SONUÇLARA YOL AÇABİLİR’Gribin özellikle riskli gruplar üzerindeki etkilerine dikkat çeken Prof. Dr. Selim Badur, “Grip basit bir solunum yolu hastalığı değildir. Riskli gruplarda doğrudan ya da kalp krizi, inme riskini artırarak dolaylı ölümlere yol açabilmektedir” uyarısında bulundu.Grip ve üst solunum yolu enfeksiyonlarında risk grubunda bulunanların Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından tanımlandığını kaydeden Prof. Dr. Badur şunları söyledi:“Risk grupları, aslında aşılanması gerekenler listesinde yer alan bireylerdir; bu grupları listeleyen DSÖ, 65 yaş üstü bireyleri, 6 ay-5 yaş arası çocukları, kronik hastalığı olanları, sağlık çalışanlarını, gebeler ve altta yatan hastalığı olan (astım, diyabet, HIV ile enfekte olanlar, kronik kalp-akciğer-böbrek hastalığı olanlar gibi) kişileri risk grupları olarak tanımlamıştır. “Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ise 65 yaş üstü ve 2 yaş altındakiler, 6 ay-18 yaş arasında olup uzun süreli aspirin kullananlar, diyabet dahil herhangi bir metabolik hastalığı olanlar, astım dahil kronik hastalığı olanlar, kronik kalp-damar ve böbrek hastaları, bağışıklığı baskılanmış kişiler, aşırı kilosu olanlar, huzurevi-bakımevi gibi topluca bir arada yaşanılan yerlerde kalanlar ve gebeleri listesine almıştır. Bu grupların doğal olarak aşılanması gereken gruplar olduğunu da belirtmek gerekir ve ülkemizde söz konusu grupların mensuplarının ücretsiz aşılanmaları söz konusudur.” Prof. Dr. Selim Badur, grip aşısının 6 aydan büyük herkese önerildiğini belirterek “Ancak risk gruplarındaki kişiler ve bunların yakın temaslıları ve sağlık çalışanları grip aşısının öncelikle yapılması gereken gruplardır” dedi.‘AŞILANMA, MASKE KULLANIMI VE HAVALANDIRMAYA DİKKAT EDİLMELİ’Okul, işyerleri ve alışveriş merkezleri gibi kalabalık ortamlarda grip ve üst solunum yolları enfeksiyonundan korunmada alınacak önlemlere değinen Prof. Dr. Badur, “Aşılanma, maske kullanımı, havalandırma, özellikle grip aktivitesinin arttığı tarihlerde alışveriş merkezleri gibi kalabalık ortamlarda bulunmamaya özen gösterme, hastalık belirtesi olanlar ile temas etmeme gibi basit görünebilen ancak gayet etkili yaklaşımlar, grip başta olmak üzere tüm solunum yolları enfeksiyonlarının etkenlerinden korunmak için en etkili bireysel önlemlerdir” dedi.‘ELLER SIKÇA YIKANMALI’Grip ve enfeksiyonlardan korunmada el hijyenine dikkat çeken Prof. Dr. Badur, “Gribe yakalanmamak için sık el temizliği, sağlıklı beslenme, mevsime göre giyinme, hasta kişilerin okul/iş ortamında bulunmamaları, mutlaka maske ile önlem almaları gibi kişisel önlemlerin yanı sıra özellikle risk altındaki kişiler için en etkili korunma yolu aşılanmaktır. Aynı zamanda bu kişiler, gribin en önemli komplikasyonu ve ölümlerin büyük oranda nedeni olan pnömoni (zatürre) açısından da risk altındadırlar. Doktorlarından bilgi alarak pnömokok aşısı da olmalıdırlar” dite konuştu.‘ELLERE HAPŞIRMAK ÇOK TEHLİKELİ’İnfluenza virüsünün damlacık yoluyla bulaştığını belirten Prof. Dr. Badur şu tavsiyelerde bulundu:“Öksürüp hapşıran kişi, virüs içeren çok sayıda damlacığı etrafa yayar. Bu damlacıkların ağız, burun, gözler ya da ellerimize ulaşması ile hastalık bulaşır. Bu nedenle gripli bir kişi virüsü etrafa yaymamak için öksürüp hapşırırken ağzını bir mendille, mendil bulamıyorsa kolları ile kapatmalıdır. Ellere hapşırmak en tehlikeli olanıdır. Ellere bulaşan virüs buradan dokunulan her yere yayılır. Gripli kişi sık sık ellerini yıkamalıdır. Su ve sabun bulunamadığı durumda el antiseptikleri ile eller ovalanarak da temizlik sağlanabilir. Gribin toplumda yayılmaması için virüsün en çok saçıldığı hastalığın erken günlerinde okula, işe gidilmeyip evde istirahat edilmelidir. Ev halkını korumak için eller sık sık yıkanmalı, oda havalandırılmalıdır. Özellikle yakınında hastalığın ağır seyretmesi riski olan kişiler varsa, hasta kişinin maske takması yararlı olacaktır. Maske ağız ve burunu tam kapamalı, ıslandığında değiştirilip eller yıkanmalıdır.” Gribin tüm yaştaki bireyleri etkilediğini; okul devamsızlıklarına ve iş kayıplarına neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Badur, “Ancak özellikle gebeler, 50 yaş üstündekiler, 5 yaş altındakiler, akciğer, kalp hastalığı olanlar, böbrek, karaciğer yetmezliği olanlar, kanser, diyabet gibi hastalıklar veya ilaçlar nedeniyle bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar, organ nakli yapılanlar ve aşırı şişman kişiler gripten daha çok etkilenirler. Bu kişilerde grip hastaneye yatışlara, hatta ölümlere neden olmaktadır” dedi.GRİP AŞISI NE ZAMAN YAPILMALIDIRGrip aşısının ülkemizin de yer aldığı kuzey yarımkürede, sonbahar aylarında, grip aktivitesi başlamadan uygulanması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Badur, “Özellikle okulların açılması ve havaların serinlemesi ile açık alanlardan kapalı ortamlara geçiş süreci, gribin yaygınlaştığı dönemlerdir. Bu bağlamda ekim-kasım ayları aşılanmak için en uygun zaman dilimidir. Ancak küresel ısınma sorununa bağlı olarak grip aktivitesi, ülkemizin de bulunduğu coğrafyada gittikçe daha geç başlamakta buna karşın mayıs ayı sonuna dek devam etmektedir. Ülkemizde Ulusal Sentinel Sürveyans Ağı ile grip hastalığı izlenmektedir. Bu ağ, DSÖ’nün Global İnfluenza Sürveyans ve Yanıt Sistemi ile de bağlantılıdır. Buna göre grip aktivitesi her yıl ekim-kasım aylarında başlayarak şubat ayında zirveye ulaşmakta olup, nisan-mayıs aylarını kapsayan dönemde de sık görülmektedir. Bu durumda zamanında aşı olmayanların sezonun ilerleyen dönemlerinde de grip aşılarını olabilecekleri unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.‘HER YIL AŞI OLUNMASI GEREKİR’Grip aşısının her yıl ve tek doz halinde uygulandığını kaydeden Prof. Dr. Badur, “Tek farklı yaklaşım ilk kez bu aşının uygulanacağı çocuklar için geçerlidir ve kendilerine bir ay ara ile iki kez yarım doz aşı uygulanır. Grip hastalığının geçirilmesiyle veya aşılama ile oluşan bağışıklık uzun soluklu değildir. Aşılanan veya hastalığı geçiren bireyler bir sonraki grip mevsiminde, hatta aynı sezonda hastalığa tekrar yakalanabilir. Ayrıca, virüsün yapısı değiştiği için, takip verilerinden elde edilen bilgilere göre aşı içeriği her yıl yenilenmektedir. Bu nedenle mevsimsel gripten korunmak için her yıl aşı olunması gerekir” dedi.‘SEZON İÇİNDE GRİP OLANLAR DA AŞI OLMALIDIR’Daha önce aşısı olmayan ve sezon içinde grip geçiren bir bireyin de grip aşısı olması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Badur, “Grip aşısı içeriğine göre üç/dört farklı influenza virüsüne karşı koruma sağlar. Doğal yolla geçirilen bir influenza enfeksiyonu ise diğer alt türlere karşı çapraz bağışıklık oluşturmaz. Bu nedenle, özellikle risk altındaki bireylerde, daha önce aşı uygulanmamışsa grip hastalığı sonrasında da aşılanma önerilmelidir” diye konuştu.